11.06.2025
Viyana’da yaşayan, Aşık Veysel’in köylüsü Kadim Ülker, “Aşık Veysel, Sosyal Çevresi ve Sivrialan” ile “Avusturya’da 60 Yıl: Misafirlikten Ev Sahipliğine” adlı iki kitabı aynı yıl içinde kaleme alarak yayımladı. Viyana’da yaşayan, Aşık Veysel’in köylüsü Kadim Ülker, “Aşık Veysel, Sosyal Çevresi ve Sivrialan” ile “Avusturya’da 60 Yıl: Misafirlikten Ev Sahipliğine” adlı iki kitabı aynı yıl içinde kaleme alarak yayımladı. 1960 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde doğan Ülker, 1978 yılında Ankara Çankaya 50. Yıl Lisesi'nden mezun oldu. 1980-1981 yıllarında Viyana’da bulundu, ardından Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü 1986 yılında tamamladı. Aynı yıl Viyana’ya yerleşti. Çeşitli işlerde çalıştıktan sonra 1987 yılında Viyana İşçi Odası’nda (AK) göreve başladı ve hâlen burada çalışmaktadır.Uzun yıllar Gazetemizde düzenli köşe yazıları da yazan Kadim Ülker, gazetemizle yaptığı görüşmede uzun süren bir çalışmanın ürünü olan iki kitabını okuyucularla buluşturmanın mutluluğunu yaşadığını ifade ederek sorularımızı yanıtladı.
- Kitap yazma fikri nasıl ortaya çıktı?
2024 yılında iki kitap daha yazdım, daha önce Avusturya Sendikalar Birliği (ÖGB Verlag) yayınevinde çıkan Avusturya iş hukukuna dair bir kitabım daha vardı. İki kitabım daha oldu. Biri Aşık Veysel’in köyü ve sosyal çevresini anlatan, diğeri ise Türkiye’den Avusturya’ya göç konusudur. Biliyorsunuz, ben Aşık Veysel’in köylüsüyüm. Onunla ilgili pek çok şeyi takip ettim ve hâlâ ediyorum. Onu tanımak, köylüsü olmak benim için bir ayrıcalıktı. Onu gördüm, tanıdım, şiirlerini okudum, türküleriyle ve hayat felsefesiyle büyüdüm. Veysel hakkında zaman zaman yanlış bilgiler yazıldı, hatalı anlatımlar yapıldı. Bu durumları kabul edemedim. Aşık Veysel sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da ozanıdır. Bir gün aynı işyerinde çalıştığım bir Avusturyalı genç bile bana, “Kadim, ‘Derdimi Dökersem Derin Dereye’ türküsünü biliyor musun?” diye sorduğunda çok şaşırdım. Onun bu türküye olan ilgisi, Veysel’in evrenselliğini bana bir kez daha gösterdi. Aşık Veysel’i belli bir bölgeye ya da mezhebe sıkıştırmaya çalışan yaklaşımları doğru bulmuyorum. O, tüm Türkiye’nin sanatçısıydı. Cumhuriyetin ozanıydı.Kitapta, onun köyü olan Sivrialan’ı ve çevresini, yaşadığı ortamı, etkilendiği ve etkilediği insanları anlattım. Veysel’in Atatürkçü ve Cumhuriyetçi kimliğine değindim. Mahzuni Şerif, Muhsin Muhlis, İsmail Daimi gibi ozanlara olan etkisini aktardım. Şiirleriyle, türkü tadındaki dizeleriyle Veysel’den sonra gelenleri de kitapta anlatmaya çalıştım.
- Aşık Veysel kitabını farklı dillere çevirmeyi düşünüyor musunuz?
Kendi kitabımı farklı bir dile çevirmeyi düşünmüyorum. Hedefim Veysel’in Türkiye dostları ve Türk okurlarıdır. Farklı dilde yayımlanma düşünülmüş olsa biraz daha farklı yazmak gerekirdi. Yalnız Veysel ile ilgili başka bir kitabı Almancaya kazandırmayı düşünüyorum. Kendi kitabımdaki amacım, bizim insanlarımızın Veysel’i birtaz da benim bakış açımla tanımalarıdır. Aşık Veysel’in torunu, kuzenim Nazander Süzer Gökçe ile eşi Gürsel Gökçe’nin hazırladıkları harika bir kitap var. Onun mutlaka Almancaya kazandırılması gerekmektedir. Bu kitapta gelmiş Ara Güler, Ozan Sağdıç, Fikret Otyam ve diğerleri gibi Türkiye’nin gelmiş geçmiş iyi usta fotoğrafçılarının çok özel fotoğrafları yer almaktadır. O kitap Türkçe ve İngilizce olarak yayımlandı, ama Almancası yok. Onu Almancaya çevirmeyi düşünüyoruz. Özellikle Almanya, Avusturya ve İsviçre’de yaşayan ikinci, üçüncü ve hatta dördüncü kuşak Türk gençlerinin Türkçeye hâkimiyeti azaldığı için böyle bir çeviri faydalı olabilir.
- “Avusturya’da 60 Yıl” kitabını yazma fikri nasıl doğdu?
Kitabın tam adı “Avusturya’da 60 Yıl: Misafirlikten Ev Sahipliğine”. 2023 yılı Türkiye’de Aşık Veysel yılı ilan edilmişti. 2024 yılı da Avusturya’da göçün 60. yılı olarak kutlandı. Bu süreçte dönemin büyükelçisi sayın Ozan Ceyhun bir toplantı düzenlemişti. Orada, göçün 60. yılına ilişkin anılar toplanabileceğini, bir antoloji yapılabileceğini söyledim. Büyükelçi düşüncemi olumlu karşıladı. Bu konuşmadan sonra yazmaya başladım. İlk 40 sayfalık bölümü hazırladım, kendisine sundum. Yazacağım konuların çerçevesini çizip kendilerine anlattım. Sayın Büyükelçi o zaman benimle Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Daire Başkanlığı ile ilişki kurmamı sağladı. Onların da oluruyla ve desteği ile yazmaya devam ettim. Bir dönem işten izin alıp çalışmamı bitirmeye çalıştım.
- Kitapta hangi konulara ağırlık verdiniz?
Yaklaşık 40 yıldır Viyana’da Türk işçilerinin sorunlarıyla profesyonel anlamda ilgilendim. Aşık Veysel’in köylüsü olmanın dışında çok küçük yaşta babasını gurbete gönderip, annesi ile yaşayan kuşaktanım. Buna bir de 1987’den bu yana Viyana İşçi Odası’nda çalışmam ve zaman zaman çeşitli kiracılar derneklerinde çalışmalarım eklendi. Kitabımda, Türk işçilerinin Avusturya’ya geliş sürecini, 1964’te imzalanan iş gücü anlaşması süreci ve sonrasındaki yaşanan zorlukları anlattım. O dönemde ev bulmak, kira ödemek ciddi bir problemdi. Küçük daireler için çok yüksek paralar isteniyordu. O da kolay bulunmuyordu. İnsanlarımız dolandırılıyorlardı. Ev sorunlarından iş sorunlarına, oradan dil ve vize sorunlarına uzanan sorunları anlatmaya çalıştım. Çalışma izin belgeleri, Türklere ait ayrımcılığın yanında güzel izleri da anlatmayı ihmal etmedim. iş sorunlarına, oradan dil ve vize sorunlarına uzanan sorunları anlatmaya çalıştım. Çalışma izin belgeleri, Türklere ait ayrımcılığın yanında güzel izleri da anlatmayı ihmal etmedim. Daha sonraki süreçte ise kuşak değişimini de ele aldım. İlk kuşağın ardından gelen ikinci ve üçüncü kuşakların yaşama uyumu, başarıları ve katkılarını aktardım. Müdür yardımcılığı yapanlar, gazeteciler, avukatlar, futbolcular, çok iyi yetişmiş işçilerimiz oluştu. Bunların başarı öykülerini anlattım. İnsanlarımızın morale ihtiyacı var diye düşündüm hep. Ben de bu kitapta moral verici, umut aşılayıcı örneklere yer vermek istedim.Özellikle Viyana’daki gastronomi alanında büyük başarılar elde eden Türk girişimcilerden bahsettim. Ayrıca Aktüel, Yeni Hareket, Yeni Vatan gibi Türk gazetelerinin, Avusturya basınına nasıl örnek olduğuna değindim. Bugün Avusturya’da yayın yapan Heute, Österreich gibi gazetelerin dağıtım ve finans modeli, bizim gazetecilerden ilham alınarak kuruldu. Türkçe yayımlanan enfermasyon ve gazete dergiler, danışma merkezleri ve o merkezlerde emek veren danışmanların kimler olduğunu da kitapta vermeye çalıştım. Unuttuklarım olmuştur, kusuruma bakmasınlar. Yeni baskısı olursa kitabımı biraz daha kapsamlı yapabilirim.
- İşçi Odası’ndaki göreviniz sırasında sizi en çok etkileyen anı neydi?
Kitapta birçok anıya yer verdim. Ancak iki tanesi beni özellikle çok etkiledi. Birinde bir ağabeyimiz, “Kadim Bey, sizin yardımınız sayesinde Türkiye’de iki çocuğumu büyüttüm, okuttum. Size minnettarım” dedi ve gitti. Bu sözler beni çok onurlandırdı ve bana rahmetli babamı hatırlattı. Babam da beni okutabilmek için hep birilerinin yardımına muhtaç olduğunu lise ve üniversite yıllarımda anlatırdı. Bir diğer anı ise babamın kuşağından birine ait. Farklı bir kimlik ve pasaportla Avusturya’ya gelip emekli olana dek çalışan birisinin başına gelenleri anlattım. Bu iki anı benim için oldukça kıymetlidir. Kitabımda anlatıyorum etkileyici anılarımı.
Share this with your friends: