Sayı | Ausgabe: 269, 13.03.2024 | Gelecek sayı | Nächste Ausgabe: 10.04.2024

15.09.2021

Avusturya da trafikte yoğunluk yaşanmaması için  tüm eyaletlerde okullar aynı günde açılmıyor. Eyaletler arasında birer hafta fark olsa da eylül ayının ikinci haftasında tüm okullar açılmış oluyor.Avusturya da trafikte yoğunluk yaşanmaması için  tüm eyaletlerde okullar aynı günde açılmıyor. Eyaletler arasında birer hafta fark olsa da eylül ayının ikinci haftasında tüm okullar açılmış oluyor.
Avusturya eğitim açısından vatandaşlarına çok büyük fırsatlar sunuyor. Bir zaman bir politikacı “Bizim doğal gazımız, petrolümüz, yeraltı kaynaklarımız yok, bizim insanımız var ancak onu çok iyi eğiterek dünyada var olabiliriz” mealinde bir şeyler söylemişti.Tabii devletin sunduğu imkanlardan faydalanmak da bir irade gerektiriyor. Bir yerden su akıyorsa bu suyun önüne bir baraj yapıp türbin yerleştirirseniz enerji üretirsiniz veya suyun önünü kapatıp kanallar inşa ederek arazinizi sular ondan istifade edersiniz değilse su boşu boşuna akar gider.
Son yıllarda sosyal medya yediden yetmişe herkesi etkiledi, gençleri daha fazla etkiledi. Bu durumda anne ve babalara çocuklarını bu zararlı akımın etkilerinden korumak için büyük görevler düşüyor. 
Şayet ebeveynler kendi değerlerini çocuklarına birinci elden küçük yaştan itibaren kendileri vermezlerse oluşan boşluğu başkaları kendi fikirleri ile doldurur. Çünkü tabii hayat boşluğu kabul etmez. Bundan iki hafta önce ülkemizde hepimizi çok üzen bir olay yaşandı. Ordu’nun Korgan ilçesinde 14 yaşındaki bir genç fındık toplama tartışması yüzünden ailesinden 3 kişiyi katletti. Tirol de kiraladığımız hobi bahçesinde çalışırken kendisi de Ordu lu olan komşumla bu konuyu konuştum. Bana  “Çocuk silahı nasıl ele geçirmiş?” diye sordu. Ben de “Babası polismiş, onun koyduğu yerden bir şekilde almış ama asıl konuşulması gereken konunun gencin ailesine karşı nasıl bu kadar kin ve nefret beslemesi olduğudur” diye cevap verdim. “Aileler çocuklarını ihmal ediyorlar, büluğ çağındaki gençlerle konuşurken kelimeleri özenle seçmek gerekir. Küçük yaşlardan itibaren dayanışmaya, ailenin birlik ve bütünlüğüne vurgu yapılmalıdır, çocuklara küçük görevler verilerek sorumluluk duygusu aşılanmalıdır. Onların işe yaradıkları söylenmeli, aileye yaptığı katkılardan dolayı teşekkür edilmelidir. Bebekler ilk dünyaya gözlerini açtıklarında anne ve babalarını görürler. Onların davranışları ileriki dönemlerde çocukların kişiliklerini etkiler. Ailelerinden sevgi gören, değer gören, onaylanan çocuklar daha iyi yetişir. Üstün Dökmen “Küçük şeyler” adlı kitabında bir kızılderili adamın torununu nasıl yetiştirdiğinden bahseder. Aile kazanda bir yiyecek pişirir, iş bitince 5 yaşındaki çocuk kazanı yıkamak ister, dedesi “elbette” der. Çocuk kazanı yıkayıp bitirdiğinde dedesi geri  bildirimde bulunur. “Aferin sana, bak kazanı güzelce yıkadın, bize zaman kazandırdın işimiz erken bitti, başka zaman kazana ihtiyacımız olduğunda onu temiz bulacağız. Yarın erkenden pazara gidebiliriz” der. Bunun üzerine torunu “Dedeciğim ben de sizinle gelebilir miyim” diye sorar. “Ama biz çok erken  kalkıyoruz, bilmiyorum sen o kadar erken  kalkabilir misin?” diye karşılık verir dedesi. “Elbette kalkarım” der torun. Dede torununun o kadar erken kalkamayacağını biliyordur, onun için sabah erkenden gidip dışarda torununun uyanması için gürültü yapar, teneke çalar. Gürültüye uyanan çocuk heyecanla kalkıp üstünü giyip koşarak dedesinin yanına gider. “Bak kalktım dede, sana kalkabileceğimi söylemiştim” der. Dede de ona “Aferin sana!” diyerek torununu taltif eder.” Muhatabıma ben bunları ayak üstü anlattığımda bana “Biz ne biliyoruz ki, çocuklarımıza onu öğretelim” diye karşılık verdi.Türkiyede bazı anne ve babalar kendi çocukluklarında çektiği sıkıntıları hatırlayarak aynı zorlukları onların  çekmemesi  adına her şeyi onlar için  yaparak sera bitkisi gibi yetiştiriyorlar. Bu şartlarda yetişen çocuklar güçlü olamıyorlar, zor şartlara alışık olmadıkları güçlüklere karşı direnç gösteremiyorlar.Bazı aileler de günümüz şartlarını hiç düşünmeden kendi anne ve babalarından gördükleri usullerle çocuklarını yetiştirmeye çalışıyorlar.
Sosyal medyada bir kesim, gezdiği, gördüğü, yediği içtiği ne kadar şey varsa abartarak anlatıyor ve gösteriyor. Aynı imkanlara sahip olmayan diğer bir  grup ise gördüklerinden etkilenerek adeta isyan ederek aileleri ile bu yüzden çatışmaya giriyorlar. Eskiden muzun çok pahalı olduğu bir dönemde, şayet baba  evine bir kilo muz almışsa evin annesi komşuları onların muz yediğini anlamasın diye muz kabuklarını gazeteye sarıp  da  çöpe atardı.  Şimdi öyle bir dünya yok!
Yani konunun özeti şu: Nerde yaşarsak yaşayalım, dünya dönüyor, her şey çok çabuk eskiyor. Olay bilinçte düğümleniyor. Dünkü güneş ile bugün yıkadığınız çamaşırları kurutamazsınız, 30-40 yıl önce ailenizden gördüklerinizle çocuklarınızı yetiştiremezsiniz. Büyük ihtimal Ordu’nun Korgan  ilçesinde oğlu tarafından öldürülen anne de kendi çocukluğunda yaptıklarını oğlundan beklediği için oğlu ile ters düşmüş ve maalesef kötü sonuç doğmuştur. Bu olay önlenebilirdi. Avusturya da bilinç seviyesi yüksek! Burda  yaşayan ailelerin de çocuklarını doğru yönlendirebilmeleri, onların iyi bir geleceğe sahip olmaları, iyi bir eğitim alabilmeleri için yüksek bir bilince sahip olmaları gerekir.

Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren