Sayı | Ausgabe: 270, 10.04.2024 | Gelecek sayı | Nächste Ausgabe: 10.05.2024

12.10.2022

Bireyin salt kendi iradesi ile “iyi” ve “kötü” olan davranışlardan birini seçe- bilme gücüdür. Baskı ve zorlamanın yok- luğu diye tanımlanır.

Herkese göre, farklı anlamlar taşıyan özgürlükler bizde ne gibi anlamlara yol açıyor. Ucu açık bir konu “özgürlük” kendi benliğimizin ve ruhsal özgürlüğümüzden başlayarak, bütün hayatımızı kontrol edi- yor. Acaba kontrol içinde özgürlük barına- bilir mi? Hayatımızı ve kendimizi sorgulama da önümüze ne sıklıkla çıkıyor..

En çok nerede ve ne konuda daha öz- gürüz? Çok daha fazla soru sorabiliriz ya da daha çok soru ile olayı daha felsefik bir hale sokabiliriz de.

Bence işleri çok karmaşık yapmaya gerek yok... En klasik şekilde hayatımızın kendi benliğimizin özgürlüğün sorgula- maya başlayınca farkında oluyoruz ne kadar da özgür olduğumuzun.

En klişe repliklerle birinin özgürlüğü- nün bittiği yerde diğerinin ki başlar.. Öz- gürlük her istediğini yapabilme değildir.. Sınırsız özgürlük diye birşey yoktur.. Her- kes istediğini yapsa bile özgürlükten bah- sedemezsiniz de diyebiliriz.

Örnek olarak; Ben sokaklarda içip içip bağırmak istiyorum.. Hakkım bu özgürüm ya, Ahmet amca da balkonda ailesiyle bir- likte sakin huzurlu bir gece geçirmek isti- yor.. Özgürlükler çatıştı.. Bu her konuda böyledir..

Bir insan özgür olmalıdır.. Ama başka- sının özgürlüğünü kısıtlayacak kadar değil..

Bu nedenle her zaman dünyada fertle- rin hak ve özgürlüklerini garanti altına almak için kısıtlamalar getirilmiştir.. Hukuk kurallarını doğuşunun temelinde de bu vardır zaten..

Belki en çok bu son iki yıldan bu yana dünya genelinde yaşadığımız Corona ile birlikte özgürlüğümüzün ne kadar da sı-

Tuba KARAASLAN This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

nırlı olduğunu anladık. Tüm dünya da in- sanlar daha fazla Evlerinde hiç olmadığı kadar fazla vakit geçirdi. İlk aklıma gelen örnek Hapishanelerde yaşayan insanlara empati kurabildik mi? Şartlar çok daha ağır olsa da.. Tabiki orada ki insanlarda başka insanların özgürlüğünü aldı oda ayrı bir mesele.

Ülkemizde yayınlanan ”Sokak Röpor- tajları” ilk başlarda insanların ne kadar da konuşmaya korktuklarını gösterdi. İlk baş- larda insanlar korkarak en ufak bir şekilde fikirlerini beyan etmeye çekindi. Sanki özgür olduğumuz unutturulmuştu bize. Özgür düşünceli olmak ya da herhangi bir konuda bir şeyi eleştirmeyi unutmuştuk. Sonra cesaret gösterip özgür bir biçimde kelimelerimizi söylemeye başladık. Ya da yazmaya başladık. Bence kendi fikir ve dü- şüncelerini söylemekte her zaman özgür olmalı vatandaşlar. Bu çok temel bir istek. Umarım daha iyi şartlarda ve daha özgür, daha saygılı ve anlayışlı bir zamana ulaşa- biliriz ülkemizde. Avrupa ülkelerinde ki özgürlük haklarına ulaşabilir miyiz? Ta- biki herkese saygı duyarak yapabilir miyiz bunları?

Biz özgürlüğümüzü doğru temellere ve doğru insan üzerine koyarsak eğer kendi ulaşamayacağımız hiçbir durum olmaya- cak diye düşünenlerdenim. Yaptıkları- mızla beraber özgürlüğümüzü de kısıtlamamak gereker. Ruhumuzu ve dü- şüncelerimizi her daim özgür görebilmek dileğiyle.. Ve daha özgür bireyler yetiştir- mek ümidiyle sevgiyle..

Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren