Sayı | Ausgabe: 270, 10.04.2024 | Gelecek sayı | Nächste Ausgabe: 10.05.2024

12.12.2023

Avusturya ya geleli tam 40 sene oldu, 1983 yılında İstanbul dan Viyana ya  geldiğimde henüz bekardım. Bir yıl sonra da Tirol e geldim. Geriye dönüp baktığımda bu 40 seneye çok şey sığdırdığımı görüyorum.Avusturya ya geleli tam 40 sene oldu, 1983 yılında İstanbul dan Viyana ya  geldiğimde henüz bekardım. Bir yıl sonra da Tirol e geldim. Geriye dönüp baktığımda bu 40 seneye çok şey sığdırdığımı görüyorum.Değişik işlerin içinde oldum, 25 yıl farklı  okullarda öğretmenlik yaptım, ticaretle ve inşaat işleri ile uğraştım. Sürekli etrafımı gözlemledim, hep Avusturyada gördüğüm düzenin, sistemin, eğitimin Türkiyede de olmasını arzu ettim. Şimdi emekli olduğum için Türkiyede daha fazla vakit geçirebiliyorum. Eğitim sistemi beni çok ilgilendiriyor. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi doğru eğitmemiz gerekir. Türkiyede maalesef hem aileler hem de eğitim sistemi çocukları hayata hazırlamada yetersiz kalıyor. Özel okullar algı peşinde. Tabii ben böyle görüyorum. Okullarda pratik hayattan kopuk, büyük ölçüde teoriye dayalı bir eğitim veriliyor. Görüştüğüm bazı gençler bana bir etiket sahibi olmak için okula gittiklerini, ilerde baba mesleğini sürdüreceklerini söylediler. Gençler kendilerini tanımıyorlar, ne istediklerini, neye uygun olduklarını bilmiyorlar. Sanayi ile el ele çalışan, sanayinin ihtiyaçlarına göre eleman yetiştiren bir okul yok. Öğrenciler test sınavlarına hazırlanıyorlar ama sınav için öğrendiklerinin hayatta bir karşılığı yok. Bilgi atıl bir şekilde beyinde depolandığı zaman kimseye bir fayda sağlamaz. Beyinden çıkıp ete kemiğe büründüğü an faydalı ve kullanılabilir hale gelir. Bilginin insan hayatına girmesi için bir cisme yüklenip görünür, elle tutulur olması  lazım. Teori ile uygulama arasında uçurumlar olunca verim alınamıyor. Keşke gençlerimiz için daha az ama onun yerine kaliteli, donanımlı, deney yapabilecek laboratuvar ve atölyeleri olan okullarımız olsa! Keşke nokta atışı yapılsa ve gençler mesleklerine göre eğitim alsalar ve kafalarını kullanmayacakları bilgilerle doldurmasalar!Şimdi yazının bu kısmında Tirol deki çatı ustası Stefan dan bahsederek asıl söylemek istediğim konuya parmak basmak istiyorum. Stefan ı Tirolde yaptırdığım bir evin çatı işinden dolayı tanıdım. Avusturya da 9 sene mecburi eğitimini tamamlayan her genç gibi Stefan da 15 yaşında bir çatı firmasına girerek meslek hayatına başlamış. Firmada 3 yıl çalışıp aynı zamanda meslek okuluna giderek 18 yaşında kalfa olmuş. Aynı firmada 25 yıl çalıştıktan sonra firmanın sahibi emekli olmuş ve  firmayı Stefan a devretmiş. Bugün Stefan 20 kişilik ekibi ile Tirol de çatı, merdiven ve balkon işleri yaparak hizmet veriyor. Stefan ın genç elemanlarından bir tanesi çatı planı çiziyor, statiğini hesaplıyor.  Atölyesinde iş arkadaşları ile kereste işliyor, ağaçları hazırlıyor ve aynı ekip gidip inşaatta çatının kurumunu yapıyor. Stefan mesleği ile ilgili tüm matematik, geometri ve trigonometri bilgilerine sahip. Ters tanjantla çatının açısını hesaplıyor. Atölyesinde yüzlerce makine var, el aletlerini ve makinalarını durmadan yeniliyor. Makinaların çoğu sıradışı piyasada bulunmayan özel makinalar. Firmasına ayda bir defa değişik firmaların temsilcileri gelerek yeni ürünlerin tanıtımını yapıyorlar. Gittiği her inşaata sabit vinç kurarak ağaçları çatıya taşıyor, hatta iskelesini bile kendisi kuruyor. Firmasında yapı marketlerinde bulunmayan ebatlarda değişik çeşitte vida ve bağlantı elemanları var.Stefan tam donanımlı bir firmaya sahip,  plan, proje, tasarım işçilik, malzeme vs gibi İşleri komple tek elden kendisi sunuyor. Tirolde bu şekilde yüzlerce firma var. Stefan bilgili ve iyi bir usta ama bu onun özel yeteneğe sahip olmasından kaynaklanmıyor. Tanıdığım diğer çatı ustaları da aynı derecede yetenekliler. Çünkü aldıkları eğitim beceri bazlı. Kendilerine lazım olacak şeyi ya okulda öğrenmişler ya da sonradan şahsi gayretleri ile elde etmişler. Tabii Avusturyada bireysellik tavan yaptığı için her yaştaki insan ne istediğini, nereye ait olduğunu çok iyi biliyor, bu yüzden meslek tercihini çok bilinçli yapıyor. Herkes yeniliklere açık ve bilgilerini güncelliyor.Tanıdığım başka bir firma yine küçücük ekibi ile sadece merdiven balkon ve korkuluk yapıyor, firmanın ahşap, cam ve demir atölyeleri var. CNC makinaları ile çalışıyorlar, konularında oldukça uzmanlar. Firmada çalışanların hepsi 9 yıl temel eğitimden sonra 3 yıllık meslek eğitimi görmüş gençlerden oluşuyor. Yaptıkları projeler, tasarım, uygulama olağanüstü! Mükemmel iş çıkarıyorlar.Günümüzde bilgiye çok kolay ulaşılabiliyor. Kişi şahsi gayret gösterir ve ne istediğini bilirse nokta atışı yaparak 3 ayda yeni bir meslek öğrenebilir. Okulların genel bir müfredatı olduğu için onu uygulamak zorundalar, tabii bu da herkese uymaz. Ancak hayata atıldıktan sonra insan evladı  eksikliklerini hissedip onu gidermek için bir gayret gösterirse şaşırtıcı sonuçlar alabilir. Okul doğası gereği genel bilgiler verir. Mezun olanlar aynı mesleği icra etseler bile çalıştıkları şirketlerin uzmanlık alanına göre yaptıkları işler farklılık gösterebilir bu açıdan her çalışan özel bir gayretle ihtiyaç duyduğu şeyleri öğrenmelidir. Buna bilgilerin hızla değişmesi eklenince devamlı öğrenmek kaçınılmaz oluyor.Ülkemizde tam donanımlı firma çok az. Çatı yaptıracak kişi ağacı bir firmaya kestiriyor, nakliyeyi bir başkası yapıyor, ağacı çatıya kaldırmak için vinç kiralanıyor, vida başka bir yerden alınıyor. Çatının kurumunu yine faklı kişiler yapıyor. Bu şekilde iş yaptırmak hem zaman kaybına hem de pahalıya mal oluyor. Avusturyada tüm bu işler tek bir elden yapılıyor. Avusturya firmaları çalışma şekli ve sistemleri ile Türkiye için iyi bir model olabilir.

Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren